E-Kitap: Metal Fırtına Serisi – 6 Kitap Bir Arada






Metal Fırtına

”Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Başkan’ın odasından içeri girdi. Telaşlıydı ve Başkan ile konuşması gerekiyordu. Derken kapıda Genelkurmay Başkanı Howard Strike göründü, yüzünde karanlık bir ifade vardı. ”Sayın Başkan,’ dedi ‘şu an itibariyle Metal Fırtına harekatı başlamış bulunuyor.”
”İstanbul’a büyük hava saldırısı başladı. Henüz resmi açıklama yapılmadı ancak İstanbul, tarihinin en ağır hava saldırısı ile mücadele etmeye çalışıyor. Operasyonun ne kadar süreceği belli değil. Dört saattir aralıksız süren bombardıman nedeniyle şehirde su kesildi, trafik tamamen durdu. Körüler ve yollar hasarlı, çok sayıda sivil kayıp olduğu belirtiliyor.”
”Hedef bölgesinde siviller var. Çok kalabalıklar, ateş etmek mümkün değil.”
”Hedef vurulsun.”
”Onaylayın, siviller hedefte…” Pilotun sesindeki heyecan açıkça belli oluyordu.
”Hedef vurulsun,” dedi, idare subayı. Sesi tok ve duygusuzdu.




Metal Fırtına – Kayıp Naaş

Tarih 27 Mayıs 2007. Anıtkabir, ABD tarafından bombalanmış, Atatürk’ün naaşı ortadan kaybolmuştur.
Devlete bağlı gizli bir teşkilatta (Gri Takım) çalışan Türk ajanı Gökhan Birdağ’ın görevi ise kayıp naaşı bulmaktır.
Komutan Kurt’un anlattıkları Gökhan’ı yeni bir hedefe yöneltir. Kayıp Naaş Operasyonu’nun ardındaki şeytani planı öğrenen Gökhan, Ortadoğu’ya gidip çıban başı olan İsrail’i vuracaktır. Üç büyük dinin merkezi, kutsal şehir Kudüs, tarihin en kanlı, en acımasız hesaplaşmalarından birine tanık olacaktır.




Metal Fırtına – Kurtuluş

“Metal Fırtına” devam ediyor!
Türkiye hızla toparlanırken ateş bu defa kutsal topraklarda…
Amerikan yönetimine el koyan gizli bir grup, kimsenin beklemediği bir anda yeniden harekete geçiyor.
Savaş, çöllerde devam ediyor…
Türk, Amerikan ve Rus politikacılar zamana karşı yarışıyor.
Türk ordusu yine iş başında…
Abdullah Gül ve bürokratları kaçıranların amacı ne?
Gri takım, perde arkasındaki güçlerle karşı karşıya.
Ortadoğu’ya nihai barışı getirmek isteyen Türkiye bunu başabilecek mi?




Metal Fırtına – 3.Dünya Savaşı

Yıl 2010… “Medeniyetler Çatışması” patlak verdi. Doğu ve Batı’nın nihai savaşı bütün şiddetiyle başladı. Dünya tarihinin kanlı ve acı dolu sayfalarına yenileri ekleniyor.Daha önce kimsenin hayal bile edemediği kitlesel ölüm silahları harekete geçiriliyor…Türk ordusu savaşa katılıyor,Türk savaşçı timi, yok olma eşiğindeki dünya için son umut!Burak Turna, Üçüncü Dünya Savaşı’nda yine heyecanın doruk noktasına ulaştığı bi kurguyla şiddeti ve gerçeği bir araya getiriyor.




Metal Fırtına – Nükleer Darbe

Güç onu kendi çıkarları uğruna pervasızca kullanan liderlerin elinde ne hale gelir?
Dünya yönetimini ele geçirmek için nükleer savaş planlayan güçler, planlarını uygulamaya koyuyor… Türk ordusu ve Rus ordusu; Avrupa ordularına, kendi topraklarında ağır kayıp verdiriyor… Çin, Amerikan topraklarının bir bölümünü işgal ederek, tarihte bir ilke imza atıyor… Dünyanın süper güçleri, Akdeniz sularında birbirine giriyor ve nükleer silahlar ateşlenmek üzere silolarından çıkıyor… Dünyayı yönetmek isteyenlerin ‘Nükleer Darbe’ planı böylece uygulamaya koyuluyor… Peki Türk özel askeri timi ‘Bölüm 18′ bu korkunç planı engelleyebilecek mi?
Yazdığı romanlarla dünya gündemine oturan Burak Turna bu kez nükleer silahlara sahip olan ülkelerin bu silahın dünya ülkeleri arasında yayılmasını engellerken, nükleer silahları kullanarak kendi halklarını da baskı altında tuttuklarına işaret ediyor ve Batı ordularının, Doğu orduları karşısında ‘başarılı olamayabileceği tezini’ işliyor.
Nükleer Darbe belki de yakın gelecekte yaşanacakların bir özetini sunuyor.




Metal Fırtına – Kızıl Kurt

Gökhan merdivende uzaklaşan koşar adım sesleri duydu. Adamlardan biri yukarı çıkıyordu. Artık zaman kaybedemezdi. Belindeki el bombasını hızla çıkarıp pimini çekti. Biraz bekledikten sonra bombayı içeri yuvarladı ve duvara neredeyse yapışık halde odanın diğer ueuna doğru koştu. Bomba hemen patlamış, Gökhan da sarsıntıdan kurtulmak için yere yatmıştı. Yattığı yerden göz açıp kapayıncaya kadar kalktı ve geri, kapıya koştu. Kapıdan çıktığında göz gözü görmüyordu. Dumanlar arasında ancak siluetler şeklinde gördüğü bedenlere neredeyse rastgele ateş etmeye başladı. Birkaç saniye sonra, yerde ilk cesetle beraber üç tanesinin daha yattığını gördü, hiçbiri tanınacak halde değildi.





0 yorum: